Deniz Korsanlığının Altın Çağı
Deniz korsanları antik çağlardan beri var olmasına karşın 17. yüzyıl ile 18. yüzyılın başları Altın Çağlarıydı. Bu dönemde 5000’den fazla deniz korsanının olduğu söylenmektedir.
Tarih boyunca başkalarının denizlerde taşıdığı malları çalmaya istekli insanlar hep vardı. Deniz korsanları olarak bilinen bu insanlar bazen kıyı kasabalarına saldırıda bulunsalar da çoğunlukla gemileri hedef aldılar.
En meşhur deniz
korsanlarının pek çoğu korkutucu bir üne sahipti ve bunu aralarında kafataslı çapraz kemikli
‘Jolly Roger’ in de olduğu dehşet verici bayraklarını dalgalandırarak
ilan ediyorlardı. Esirleri ‘kalas
üzerinde yürümeye” zorlamaları meşhurdu. Kurgulardaki gibi gerçek hayatta o
kadar yaygın olmasa da esasen korsanların çoğu kurbanını denize atmış oldukları
muhtemeldir.
Deniz korsanları antik çağlardan beri vardı. Antik Yunan ticaret yollarını tehdit ediyorlardı. Roma gemilerindeki tahıl ve zeytinyağı kargolarını ele geçirdiler. Ortaçağ Avrupa’sının başlarında en geniş etki alanına sahip olan korsanlar Vikinglerdi.
Binlerce aktif deniz korsanının olduğu 1650 ile 1720 arası deniz korsanlığının
‘Altın Çağı’ olarak da bilinmektedir. Henry Morgan, William ‘Captain’ Kidd,
‘Calico’ Jack Rackman, Bartholomew Robert ve korkunç Blackbeard (Edward Teach)
Altın Çağın meşhur deniz korsanlarıdır. 18. yüzyılda Altın Çağ sona ermesine
karşın deniz korsanlığı dünyanın bazı yerlerinde özellikle Güney Çin
denizlerinde hâlâ devam etmektedir.
Kâşif Kristof Kolomb (Christopher
Columbus) 15. yüzyılın sonlarında Avrupa ile daha sonra Amerika olarak
adlandırılan karalar arasındaki ilk teması kurdu.
Kısa bir süre sonra zengin gümüş, altın ve kıymetli taş kaynağına sahip
olduğunu keşfeden Kolomb İspanya monarşisi için çalıştığı için bu ‘yeni
karalar’ İspanyollar tarafından sahiplenildi.
16. yüzyıldan itibaren
deniz korsanlarının reddetmeleri mümkün olmayan değerli kargolarla yüklü kalyon
denilen büyük İspanyol gemileri Avrupa’ya geri dönmeye başladı. Kalyonlara pek
çok deniz korsanı saldırısı düzenlenmesi, koruma sağlamak için
filolarda silahlı gemilerin bulundurulması zorunluluğunu doğurdu. İspanyol
yerleşimcilerin Karayip adalarında ve Amerika ana karasında kurdukları yeni
kentler de deniz korsanlarının saldırılarıyla karşı karşıya kaldılar.
Corsairs, buccaneers ve privateers
Devletin deniz korsanları (corsair); 15. ve 18. yüzyıllar arasında Akdeniz’de faaliyet
gösteren deniz korsanlarıdır. Barbaros (kızıl sakal/Barbarossa) kardeşler gibi
Müslüman devletlerin deniz korsanları (corsair) Kuzey Afrika’nın Berberi Kıyısı (Barbary Coast) boyunca, Hristiyan devletlerin deniz korsanları (corsair) ise Malta adasında üstlenmişlerdi. Her iki taraf da denizcileri
ve yolcuları taşımak için kadırga denilen kürekle çekilen teknelerde hedeflerine
baskın düzenliyordu. Baskına uğrayan bu talihsiz kişiler istenilen fidyeyi ödemek için yeterli paraları yoksa köle olarak satıldı.
Devletin deniz korsanları (buccaneer); 17. yüzyılda Karayiplerdeki Hispanyola adası ve küçük bir kaplumbağaya benzeyen
komşusu Tortuga’da yaşadı. Başlangıçta avcı bir topluluktu ancak daha sonra
İspanyol hazine gemilerine saldırmaları karşılığında Karayip adalarının
valisinden para almaya başladılar. Önceleri baskınlar resmi destekle başlamasına
karşın devletin deniz korsanları (buccaneer) yavaş yavaş kontrolden çıktılar. Düşman ülkeye ait olsun
ya da olmasın değerli kargo taşıdığı düşünülen herhangi bir gemiye saldırdılar. Devletin deniz korsanları (buccaneer) gerçek deniz korsanları olmuşlardı artık.
Bu arada devlet izinli korsanlar (privateer); (donanma yerine) savaş zamanlarında faaliyet gösteren özel mülkiyete ait
silahlı gemilerdi. Britanya Deniz Kuvvetleri Bakanlığı (admiralty); ticaret gemilerini ele geçirmelerine izin verdiğini ve korsanlık ile suçlamayacağını bildiren ‘silahlı gemi kullanma yetkisi/korsanlık
fermanı (letters of marque)’ yayımladı.
Deniz Korsanları Niçin Deniz Korsanı Haline Geldi?
İngiltere’de toplumsal
çözülme (social disruption) vardı. Acımasız toprak sahipleri küçük çiftçileri
topraklarından çıkmaya zorluyor büyük işletmeler de küçük esnafa meydan
okuyordu. Bu yerinden edilmiş insanlar iş aramak veya sosyal yardım almak için
kentlere akın etti.
Londra’da özellikle
aşırı kalabalık ve işsizlik vardı. Yoksullara yapılan yardımlar var olan
ihtiyacı karşılayamıyordu. İnsanlar kendi başlarının çaresine bakmak için değişmek zorunda kaldı. Çünkü yoksul
insanlar sadece maddi zorluk içinde değillerdi aynı zamanda daha iyi bir yaşam kurma umutları da yoktu. Kendileri tayin ettikleri bir yaşama sahip olma fırsatı sunduğu için korsanlık yoksul
denizcileri cezbetti.
Çok az insanın seyahat
edebildiği ve genç erkeklerin bağımsız bir yaşam sürmeden önce yedi yıl çıraklık
yapmak zorunda oldukları bir çağda, deniz hayatı zor olsa da çekici geldi.
Yetişkin olmadan önce kaçmak isteyen yeni
yetme delikanlılar gemilerde iş bulabilirdi.
Çünkü en az kaba güç kadar çevikliğe de ihtiyaç duyuluyordu.
Herhangi bir özelliği olmayan bir denizci, az bir maaşa çalışmak zorundaydı ve katı bir disipline tabiydi. Yine de deniz korsanlığı insanlara kolayca zengin olma fırsatı sunmasının yanı sıra başkaları üzerinde -bir dereceye kadar- güç kullanma serbestliği verdi.
* Metin, https://www.rmg.co.uk/discover/explore/golden-age-piracy
bağlantısından alınarak çevrilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder