Siyahların Yaşamları Değerlidir’e (Black Lives Matter) Sosyal Medya Tepkisi: Siyahların Yaşamları Değerlidir Etiketindeki (Hashtag) Twitter Kullanıcılarının Etkileşimleri-I

Jelani Ince
İndiana Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü

Fabio Rojas
İndiana Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü

Clayton A. Davis
İndiana Üniversitesi, Enformatik ve Bilgisayar Fakültesi

Özet

Bu makale Siyahların Yaşamları Değerlidir’in  (Black Lives Matter (BLM)) sosyal medyadaki varlığına odaklanmaktadır. Özellikle, sosyal medya kullanıcılarının, etiketleri (hashtag) kullanarak BLM ile nasıl etkileşimde bulunduklarını ve böylelikle hareketin çerçevelemesini nasıl değiştirdiklerini incelemekteyiz. Bu hareketle merkezsiz etkileşime “dağınık çerçeveleme (distributed framing) ” demekteyiz. 

Ampirik olarak, #BlackLivesMatter sosyal medyada öne çıktığı 2014 yılında bu düşünceden bahseden 66.159 tweet’in analizini açıklamaktayız. Aynı zamanda çevrimiçi toplulukların hareketi çerçevelenmesini nasıl etkilediklerini ölçmek amacıyla   #BlackLivesMatter etiketiyle birlikte görünen diğer etiketleri de incelemekteyiz. #BlackLivesMatter etiketiyle alakalı beş tip etiket bulduk. Harekete dayanışma ve onaylama gösteren, polisin şiddetinden bahseden, hareket taktikleri, Ferguson veya karşı-hareket duygularını ifade eden etiketlerdir bunlar. Gelecek araştırmalarda ele alınabilecek olan hareket çerçevelemesi sürecine dair varsayımlarla birlikte makale sona ermektedir.

Anahtar Kelimeler : Çerçeveleme; sosyal hareketler; sosyal medya; Siyahların Yaşamları Değerlidir (Black Lives Matter); çevrimiçi aktivizm; emniyet güçleri


Giriş

Florida Sanford’da genç Trayvon Martin’i öldürmekle suçlanan George Zimmerman 13 Temmuz 2013’de beraat etti. Bu beraat Birleşik Devletlerdeki ırk ilişkileri için dönüm noktasıydı özellikle 2012’de Martin’in öldürülmesine, polis memurlarının Zimmerman’ı tutuklamakta geç kalmasına ve medyada Martin’in suçlu olarak gösterilmesine tepki olarak aylar boyunca süren protestolar ve gösteriler düşünüldüğünde. Jüri kararı açıklandıktan sonra “Black Lives Matter (BLM)” kelimesi önce dünyanın en büyük çevrimiçi sosyal ağı Facebook’da ortaya çıktı. Ondan beri de Amerikan kültüründe BLM yaygın bir varlık haline geldi. Beklendiği şekilde, hareketin toplumla kurduğu iletişimdeki belirgin ileti karmaşıktır. Merkezsiz bir hareket olarak, pek çok aktör hareketin anlatım biçimini kendine mâl edebilir ve kendi amaçlarına göre dağıtabilir.  Black lives matter hareketinin temel çerçevelemesi; Siyah Amerikalıları etkileyen ırk eşitsizliklerinden polis şiddetine sağlık hizmetlerine kadar bir dizi sorunları üzerinde halkı daha fazla düşünmeye davet eder. Böylelikle, BLM’nin ortaya çıkışı etnik ve ırksal sosyal hareketlerin sosyolojik çalışması için önemli bir soruyu gündeme getirmektedir. Sosyal medya çağında BLM gibi bir hareket kimliğini nasıl biçimlendirmektedir? İnsanlar bir hareketin sunduğu çerçevelemelere nasıl anlam katmaktadırlar?

Bu sorular sosyolojide sosyal hareketlerin sorunları nasıl ifade ettikleri ve argümanlarını kabul ettirmek için insanları nasıl teşvik ettikleri konusunda öteden beri konuşulmakta olan tartışmalara değinmektedir. Bu tartışmaların başlangıç noktası aktivistlerin harekete katılımı teşvik etmek için sorunları tanımlama biçimlerine işaret eden “hareket çerçevelemesi” dir. Sonraki bölümde kısaca gözden geçirilen hareket çerçevelemeleri hakkındaki literatür; çerçevelemenin bileşenlerine ve hareketteki koordinasyonu ve işbirliğini artırmak için bu bileşenlerin nasıl kullanabileceğine odaklanmaktadır. Bu yüzden, hareket çerçevelemeleri tartışması sıklıkla hareketin merkezinde olmaya eğilimli aktivistlere ağırlık vermektedir.  Onun kadar tartışılmayan şey ise daha geniş kitlelerin hareketin sunduğu çerçevelemelerle nasıl etkileşimde bulunduğudur. Doğası gereği geniş bir nüfusun, hareketin iletisini biçimlendirmesine ve değiştirmesine olanak sağlayan sosyal medya yoluyla argümanlarını topluma yaymayı seçen çağdaş hareketler için özellikle önemlidir bu. Toplumun bir hareketle sosyal medya vasıtasıyla etkileşimde bulunması daha geniş öneme sahiptir. Çünkü bir hareketin gelişimini ve nihai sonuçlarını biçimlendiren birçok süreçten biridir. 

Bu makale insanların Twitter’da BLM ile ilişkili ifadeleri nasıl kullandıklarının inceleyen bir çalışma yoluyla  toplumun ortaya çıkan bir sosyal hareketle etkileşimini araştırmaktadır. Özellikle eş zamanlı etiketleri -kullanıcıların iletilerinde BLM’ye atıfta bulunduğu diğer etiketler- insanların bu sosyal hareketi tanımlayan kelimelerin diğer kelimelerle nasıl ilişki kurduklarını ve böylelikle hareketin asıl anlamına ne eklediklerini ve nasıl zenginleştirdiklerini anlamak için incelemekteyiz.

Toplumun bir hareketle etkileşime girmesi : çerçeveleme araştırmalarını değiştirme (amending) ve zenginleştirme (extending)

Sosyal hareketlere dair temel bir gözlem, hareketlerin sosyal sorunları çerçevelemesidir ((McAdam 1996; Miller 2000; Sewell 2001; Ferree vd. 2002). Yani, hareket içindeki kitlenin bir sosyal durumu belli biçimde anlamalarına olanak sağlayan anlam inşa etme sürecine katılırlar. Aktivistlerin problemleri nasıl yorumladıklarını ve eyleme geçmeye motive olduklarını tartışmak için bir dil sunmayı arzu eden  Snow vd. (1986) tarafından “hareket çerçevelemesi” terimi, sosyal hareketler literatürüne sokuldu. Çerçeveleme bilim insanlarının çerçevelemenin yönü olarak “tanı (diagnostic)” olarak isimlendirdikleri aktivistlerin ahlaki olarak şüpheli veya yasalara aykırı bazı politikaları veya durumları göstermelerine olanak sağlar (Snow ve Benford 1988; Gerhards ve Rucht 1992; Benford 1993; Johnson 1997). Bundan başka çerçeveleme genellikle –hareketin aktivistlerinin durumu ele alacaklarını düşündükleri bir çözüm- bir yasaklama ve eylem çağrısı gerektirir. 

Burada, literatürdeki aşağıdaki konulara dikkat çekmekte ve toplumun çerçevelemeyle nasıl etkileşime girdiğine dair bir kuram sunmaktayız. Öncelikle daha geniş kitlelerin hareketin çerçevelemesiyle nasıl etkileşime girdiğine ve değişime uğrattığına dair nispeten az analiz bulunmaktadır. Yani, hareket çerçeveleme analizlerin çoğu, çerçevelemenin bir hareket için ne yaptığını, hareketin aktörleri çerçevelemeyi nasıl oluşturduğunu sorması nedeniyle “hareket-merkezli” olma eğilimindedir. Bazı çalışmalar hareket çerçevelemesinin ortak eylemi nasıl kolaylaştırdığı ve liderlerin yanı sıra sıradan aktivistlerin çerçevelemeyi nasıl biçimlendirdiklerini araştırmaktadır (Benford ve Snow 2000; Snow vd. 1986). Ayrıca bazı çalışmalar da; sosyal hareket içindeki rakip grupların çerçevelemeye nasıl karşı çıktıklarını ve tercih edilen çerçeveleme oluşturmak için sosyal ve politik kaynaklarını nasıl kullandıklarını ele almaktadır (Tversky ve Kahneman 1981; Mansbridge 1986; Riker 1986). Bununla birlikte, hareketin dışındaki geniş kitlelerin hareketin çerçevelemesini inşa eden kelimeleri ve fikirleri nasıl kabul ettiğini ve nasıl değerlendirdiğini inceleyen nispeten az araştırma bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, bir hareketi gözlemleyen milyonlarca insanın hareketin retorik ve söylemsel eylemlerini nasıl kabul/red ettiğini veya başka biçimde etkileşime girdiğini araştırmak bilim için nispeten nadirdir.  Daha geniş kitlelerle ve kendi çerçevelemesi yoluyla etkileşimi, sosyal değişim çalışmaları için çok önemlidir. Çünkü hareketlerin başarısı sıklıkla geniş kitlelerin hareketi (taleplerini, önerdiği politik çözümleri) nasıl alımladığına bağlıdır.  

İkincisi, hareketlerin içindeki çerçeveleme süreçleri hakkındaki literatürün çoğu politik örgütlerden, haber kaynaklarından, aktivistlerle yapılan röportajlardan ve etnografik alan çalışmalarından toplanan verileri kullanmaktadır (Tufekci ve Wilson 2012; Halvorsen 2014).  Dinamik ve tarihsel kökleri, hareketin yoğun betimlemesi (thick description) ve sosyal değişime ön ayak olmak için girişimleri göstermesi bakımından verinin bu tipi son derece değerlidir. Bununla birlikte 21. yüzyılın başlarında sosyal medyanın ortaya çıkışı,  hareketlerle alakalı söylemsel süreçleri daha kapsamlı araştırmak için kullanılabilecek yeni bir veri kaynağı yarattı. Hareket örgütlerindeki popülasyonun kendilerini nasıl tanımladıklarını incelemek için sosyal medya verilerini ve çevrimiçi verileri bazı bilim insanları çoktandır kullanmaktadırlar (Harlow 2009; Gerbaudo 2012; Youmans ve York 2012).

Üçüncüsü, hareket araştırmacıları arasında Sivil Haklar (Civil Right) dönemi sonrasında siyahların sosyal hareketlerinin çerçevelenmesine dair sınırlı tartışmalar bulunmaktadır. 20. yüzyılın ortalarındaki Afro-Amerikan hareketlerine dair  tarihsel ve sosyal bilimsel araştırmaların temel sonucu; milliyetçi Afro-Amerikan hareketler sıklıkla kendilerini özerklik (otonomi) yanlısı ve bazı vak’alarda kapitalizm karşıtı olarak sunarlarken ırk ayrımına son verilmesi (desegregation) ve politik eşitlik bakımından çerçevelenmiş olmalarıdır (Örneğin, Rojas 2007). BLM gibi çağdaş hareketlerin önceki hareketlerin geliştirdiği çerçevelemeye nasıl dayandıklarını ve çerçevelemeyi genişlettiklerini göstererek literatüre katkıda bulunmaktayız. BLM’nin çerçevelemesinin, polisin şiddetinden zarar gören ve şiddet içermeyen eylem çağrısı yapan bireylerin yan yana gelmesinden nasıl ortaya çıktığını göstermekteyiz. Bu hareketle aynı şekilde Sivil Haklar aktivistleri de Emmett Till gibi kişilerin öldürülmesine tepki göstermişlerdi ve böylelikle şiddetsizliği teşvik etmişlerdi.

Daha geniş kitlelerin hareketin çerçevelemesiyle nasıl etkileşime girdiğine dair sosyal medya verilerinin bilim insanlarının aydınlatmaya olanak sağladığını öne sürmekteyiz. Sosyal hareketlerin kendi iletilerini tanıttıkları, temel inançlarını açıkça ifade ettikleri ve halka bir çerçeveleme sundukları bir alan durumundadır sosyal medya şimdilerde. Sosyal medya “sıradan vatandaşın”  bir hareketle doğrudan etkileşimde bulunabildiği bir forumdur aynı zamanda. Bazı durumlarda, etkileşim çok basit olabilir. Bir Twitter veya Facebook kullanıcısı bir sosyal hareket türevli içeriği paylaşabilir. Sosyal medya bireylere bir hareketle daha karmaşık etkileşime girmesine olanak sağlamaktadır. Bir hareket hakkında birbirleriyle konuşabilirler, hareketin sosyal medya hesabı olan liderleriyle iletişim kurabilirler, hareketin meşruluğunu tartışabilirler ve bunun dışında bir hareket etrafındaki genel söylemlere katkıda bulunabilirler. Bütün bu faaliyetler bir çerçevelemenin nasıl ortaya çıktığını etkiler ve bir hareketin büyümesini şekillendirir.

Dağınık çerçeveleme kuramı (distributed framing theory)  ve sosyal medya

Sosyal medyanın temel özelliği kullanıcıların içerik üretmeleridir. Basılı veya radyo-televizyon yayıncılığı araçlarının tersine Twitter gibi platformlar bireylerin kendi “içeriklerini” üretmelerini teşvik eder. Bu içerikleri diğer kullanıcılar da tartışabilir veya bağlantı verebilir. Bu yüzden -doğası gereği- sosyal medya fikirlerin yaratımı ve yayılımı için merkezsiz bir metottur. Sosyal medyanın bu özellikleri -kullanıcı odaklı içerik ve merkezsizlik-  hareketlere cazip gelmektedir. Beklendiği gibi, birçok hareket ve diğer politik örgütler varlıklarına çeşitli sosyal medya platformlarında devam ettirmektedir.

Genel olarak, sosyal medya içinde halkın bir hareket çerçevelemesiyle etkileşime girmesi için pek çok yol bulunmaktadır. McCaughey ve Ayers (2003) çevrimiçi aktivizm ve sosyal medyadan bahseden giderek artan literatürün  bir  incelemesini   sunmaktadırlar.  Bu  makalede,  bir  hareketin  -dizinleme (indexing) veya etiketleme (labelling) işlevlerinin kullanımı-  sunduğu çerçevelemeyle halkın etkileşime girmesinin bir yolu üzerine odaklanmaktayız. Şöyle ki, pek çok sosyal medya platformu, kullanıcıların içeriği dizinlemek, etiketlemek veya işaretlemek için genellikle bir etiket (#) gibi özel simgeler kullanmalarına olanak sağlamaktadır, böylelikle diğer kullanıcılar onu bulabilmektedir (Örneğin; “Vote for #Obama/#Obama'ya Oy Ver”). Çevrimiçi politikada etiket kullanımı yaygındır. Bazı kullanıcılar etiketleri #election2016 (#seçim2016) gibi belirli bir konu hakkındaki ileti akışının kolayca aranabilmesini sağlamak için kullanmaktadır. Diğerleri etiketi başka politik fikirlerle ilişki kurmak için kullanmaktadır. Örneğin, Donald Trump’in bir destekçisinin genel olarak olumlu mesajlarla adayı arasında bağlantı kurmaya çalıştığını (Örneğin; “Vote for #TheDonald he’ll #makeamericagreat/#Donald’a Oy Ver o #amerikayıbüyük yapacak/”) farz edebiliriz. Böylelikle, dizinleme, sosyal medyadaki “kalabalığın” içerik ve etiketler yoluyla bir anlam ağı (semantic network) yaratma çabasında bulunma biçimidir. Kitabın dizini gibi sosyal medya etiketleri grup iletilerini ve fikirleri etiketlerle bir araya getirerek kümelendirmektedir.

Sosyolojik olarak, başka bir dağınık metin koleksiyonunda ortak kategoriler yaratma girişimini temsil ettiği için dizinleme önemlidir. Bir kullanıcı diğerlerinin kullanışlı bulduğu bir etiketi sunarsa sonra o etiket içerikle bağlantı kurabilir, konuşma inşa edebilir ve söylemsel alana anlam katabilir. #BlackLivesMatter gibi etiketler son derece başarılı olduğunda bir diyaloğu devam ettirebilen hatta çevrimdışı harekete geçirebilen benzer düşüncedeki insan topluluğu oluşturabilir.

Etiketlerin ve diğer dizinleme tarzlarının kullanımını dağınık çerçeveleme biçimi olduğunu iddia etmekteyiz. Yani etiketlerle çerçeveleme, özellikle liderlere veya oldukça göz önünde olan başka bireylere dayanmayan hareketlerin problem ile çözüm kavrayışı geliştirmesinin bir yöntemidir. Bununla birlikte daha geniş kitle bir hareketten yayılan iletilere kendi anlamını ekleyebilir ve daha belirli konulara odaklanmış topluluklar yaratabilir. Ayrıca, sosyal medyanın açık doğası karşı-hareket aktörlerine hareketlerin bir söylemine müdahale etme olanağı da sağlar. Eleştirenler ve kötülemek isteyenler bir hareketin sunduğu retoriği tartışmak ve münakaşa etmek için etiketleri kullanabilir. Makalenin geri kalanında, 2014’de ortaya çıkan BLM hareketinden elde edilen verilerle  BLM Movement dağınık çerçevelemenin nasıl çalıştığını göstermekteyiz. Sonraki bölümde ampirik analize yol gösterecek BLM hareketinin tarihçesinden bahsedilmektedir. Sonra Twitter’da BLM hareketinin yükselişini haritalandırmak için 2014 yılına ait oldukça geniş tweet örneklemi kullanmaktayız. #BlackLivesMatter etiketinin izini sürerek hareketin daha görünürlük kazandığı tam zamanları belirleyebiliriz. Ayrıca #BlackLivesMatter etiketiyle eş zamanlı ortaya çıkan diğer etiketler ile karşı-hareket aktörleri de dahil olmak üzere Twitter kullanıcılarının harekete ekledikleri farklı anlamları incelemekteyiz. Makale, bu analiz türünün nasıl genişletilebileceği ve araştırma tasarımının sınırlılıkları üzerine bir tartışma ile sona ermektedir. 

Siyahların Yaşamları Değerlidir Hareketinin Kısa Bir İncelemesi

George Zimmerman’ın; Florida Sanford’da on yedi yaşındaki Trayvon Martin’i öldürmekten beraat ettiği akşam, Alicia Garza karardan duyduğu acısını ve hayal kırıklığını ifade etmek için “Facebook’da Siyahlara sevgi mektubu” olarak tanımladığı iletisini yayınladı. İletisini “Siyah insanlar. Sizi seviyorum. Bizi seviyorum. Bizim yaşamlarımız değerlidir. Siyahların yaşamları değerlidir” diyerek bitirdi (Kaliforniya Pazar, 3 Mart, 2015). Garza’nın arkadaşı, aktivist ve hapishanelerin kaldırılması yanlısı Patrisse Cullors, onun sözlerinden etkilenerek iletiye şöyle cevap verdi, “#Black- LivesMatter” (Washington Post,  19 Ağustos, 2015). Akabinde, Cullors ve Garza, harekete geçirmek için etiketi bir kampanyaya nasıl dönüştürecekleri konusunda beyin fırtınası yapmaya başladılar. Strateji oluştururken New York’da göçmen hakları grubu aktivisti Opal Tometi, Cullors’ın yorumuna cevap vererek harekete desteğini hemen gösterdi (Garza 2017). Garza, Coullors ve Tometi, “#BlackLivesMatter” adı ile ilgili haberleri yaymak amacıyla tumblr* sayfaları açmaya, diğer sosyal medya organlarını etkilemeye ve Kaliforniya’daki yerel işletmelere afişler asmaya başladılar.

Michael Brown’da olmak üzere 17 Temmuz 2014’de Staten İsland’a yaşayan Eric Garner; 5 Ağustos 2014’de Dayton Ohio’da yaşayan John Crawford ve 11 Ağustos 2014’de Los Angeles’de yaşayan Ezell Ford gibi silahsız Afro-Amerikalıların polis tarafından öldürülmesinden sonra “BLM” hareketi ulusal söyleme dahil oldu. Bununla birlikte, 9 Ağustos 2014’de Missouri eyaletindeki St.Louis’in banliyösü  Ferguson’da Brown’un öldürülmesiyle ana akım ilgi haline geldi. Brown’un öldürülmesinden sonra, pek çok Amerikalı sosyal medya platformlarında ırk adaleti için bir çığlık olarak etiketi kullanmaya başladı. Ferguson sokaklarında toplumsal huzursuzluk ve protestolar baş gösterdi sonra ülke çapında diğer şehirlere sıçradı. Bu olaylara tepki olarak haber kuruluşları, pek çok aktivisti bu ifadeyi bağırırken ve bu ifadenin yazılı olduğu işaretleri taşırken görüntüledi.  Medya, Brown’ın öldürülmesine tepki olarak bu gösterileri ifadenin gerçek tezahürü olarak çerçevelemeye başladı. Yine de, siyah sivillerin öldürülmesine karşı örgütlü gösteriler ve aktivist örgütlerin oluşumu (Örneğin, Black Youth Project 100/Siyah Gençlik Projesi 100) Brown’un öldürülmesinden öncedir (Taylor 2016). Dahası, BLM projesi zaten Ferguson olaylarından önce hareketin önceden çalışma halinde olduğunu belirten  uyumlu bir temel oluşturmuştur (Black Voice News, 13 Ocak, 2015). Önceki gösteriler, Ferguson’daki protestolar ve BLM Freedom Ride** (Siyahların Yaşamları Değerlidir Özgür Gezinti) gibi diğer Ferguson ile ilgili olaylarla birlikte iyi örgütlenmiş aktivist grubu yansıttı. Bu BLM ifadesi ve aktivistlerinin taleplerinin kamusal söylemde ciddiye alınmasına olanak sağladı. Brown’un ölümünden ve akabinde Memur Darren Wilson hakkında suçlamada bulunulmamasından bu yana başka Siyah Amerikalılar -Örneğin Kasım 2014 Tamir Rice, Nisan 2015 Freddie Gray ve Ağustos 2016 Korryn Gaines- polisinde elinde öldü ve bu durum daha fazla protesto eylemi yapılmasına ilham verdi.

Veri

Sosyal medya dağınık çerçeveleme sürecini incelemek için, herhangi bir şekilde büyük harfler kullanılan ve #BlackLivesMatter* ile eşleşen etiketleri içeren geniş bir tweet örneklemi elde ettik. Sondaki yıldız işareti #BlackLivesMatterSTL veya BlackLivesMatterFerguson gibi etiketlerle eşleştirmek için genel aramayı işaret etmektedir. Örneklem zamanı #BLM IM’in (internet memes/internette yayılan viral içerikleri) doğuşunu yakalamak için 2014’ün başında başlayarak Michael Brown’u öldüren Darren Wilson’a herhangi bir suçlamada bulunulmamasına tepkiyi yakalamak için Kasım 2014’den sonra sona ermektedir.

Örneklem; Observatory on Social Medya (OSoMe/Sosyal Medya Gözlemevi) ard alanındaki veri tabanından elde edildi (Davis vd. 2016). OSoME’nin veri tabanı, Ocak 2011’den şimdiye kadar ki bütün genel Twitter gönderilerinin yaklaşım yüzde 10’unun rastgele örneklemini içermektedir. Etkileşimli araçlar ve OSoMe için Application Programming Interface (API/Uygulama Programlama Arayüzü)  osome.iu.edu’ de (Tablo 1) herkese açıktır.

Aramamız sonunda 66.159 ileti bulduk. Bu -genel olarak- on bir aylık arama döneminde 660.000’den daha fazla kez BLM’den bahsedilmesi anlamına gelmektedir. Tweet örneklemi sonra iki aşamada incelendi. İlk önce  #BlackLivesMatter* ile aynı tweet içindeki bir etiketler tablosu yaptık. Bu tablolaştırmada büyük/küçük harf duyarlılığı yoktur. Örneğin,  #ferguson ve #Ferguson gibi terimler aynı işaret (token) olarak sayılmaktadır. Örneklememizden en az on tweette  #BlackLivesMatter* ile birlikte geçen 632 etiket keşfettik. Sonra -aşağıda da açıklandığı gibi- bu terimler birkaç kategoriye elle kodlandı. İkinci olarak, Twitter’daki #BlackLivesMatter’ın anlamsal ağını (semantic network) görselleştirmede bize yardımcı olması amacıyla aynı Twitter iletisinde geçen terimlerden bir komşuluk grafiği (adjacency graph) oluşturduk.
                                                                                                                      ./..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A’dan Z’ye Roland Barthes’in Mitoloji Teorisi : Mitlerin Eleştirel Teorisi - Andrew Robinson

Eleştirel Söylem Analizi: Sosyal Medyada Kuramlara Doğru-I - Connie S. Albert, A.F. Salam

Denizci Şarkıları (Sea Shanties) - Shamser Mambra