Deniz Korsanları Niçin Küpe Takar? - Eric Grundhauser

 Yar!* Deniz Korsanları ve küpelerinin tarihi bir efsanesi vardır.  


Hey! Baksanıza! (Avast!)!**  Aranızdaki aşağılık pisliklerden (scurvy dog)*** biri bu küpenin bu bandana ile uyumlu olup olmadığını söyleyebilir mi? Deniz korsanları suç ve zalimlikle meşhur oldukları gibi gösterişli kıyafetleriyle de meşhurdurlar da. Tabii popüler kültürde resmedilen imgelerine inanılırsa. Jack Sparrow’dan Kaptan Morgan’a kadar herkesin taktığı önemli bir aksesuarları var: Altın halka küpe. 

Denizcilerin kulaklarına küpe takmaya tam olarak ne zaman başladıklarını kimse bilmiyor sadece bu modayı izah ettiğini iddia eden bir takım efsaneler var. Mücevher akımını açıklayan en popüler mit;  altın ya da gümüş küpelerin nerede ölürlerse ölsünler denizcilerin ölümleri sonrası cenaze giderlerinin karşılanması amacıyla başvurdukları bir yöntem olduğuna dairdir. Dünyanın neredeyse her yerinde altın ve gümüş ödeme şekli olarak kabul edildiğinden kulağınızda denizde kaybolmayacak bir parçaya sahip olmak oldukça sağlam bir sigorta poliçesiydi.

Deniz korsanları tarihçisi Gail Selinger’a göre, bu mitin bazı kısımları gerçek olabilir. “Deniz korsanı veya hırsız isen asla gömülmezsin. Fakat karada ölürsen cenaze giderlerin için gerekli paraya sahipsindir.” Korsanların zenginliklerini sergilemek için taktıkları tek şey küpe değildi. Aynı zamanda, deniz korsanlığının Altın Çağı’nda, sikkelere delik açarak onları kolye veya bileklik gibi takarlardı. “Bileklerine veya boyunlarına takarlardı böylece hiç kimse para keselerini çalamazdı. [Arkeologlar] bunların parçalarından [sikke] epeyce buldu. “Bu sadece bir mit değil yani” demektedir Selinger. Buna karşın pratikte bu eylemin ne kadar yaygın olduğu bilinmemektedir.

Küpelerin ve takıların cenaze giderleri için muhtemel peşin ödeme işlevinin olmasının yanı sıra başkaldırı nesneleriydiler de. 17. ve 18. yüzyıllarda deniz korsanlığının yükseliş döneminde Avrupa’nın pek çok ülkesinde özellikle İngiltere’de  sıradan insanların ne giyinebileceklerini, nasıl yaşayabileceklerini düzenleyen bir dizi tüketim yasaları vardı. Selinger’a göre, “Ne giyebileceklerini, ne içebileceklerini, nerede yaşayabileceklerini düzenleyerek yasal yolla yönetici sınıf kendilerini sıradan insanlardan ayırıyordu.”   

Bunaltıcı yasalar, insanların ne renk giyinebileceklerine, hangi cinsiyettekilerin takı takabileceğine  –erkeklere izin verilmiyordu- ve giyilmesine/takılmasına izin verilen şeyleri nerede giyebileceklerine kadar hemen her şeyi düzenliyordu. Yasalara uymayı reddedenler ya hapis ya da ağır parasal ceza ile karşı karşıya kalabiliyordu. Bu kontrol kültürünün korsanların başına buyruk yaşantılarına uygun olmaması şaşırtıcı değildir. Selinger’ın fikrine göre, “Deniz korsanları yasalara kısaca “canın cehenneme”, artık ne yapıp ne yapamayacağımı söylemene izin vermiyorum demektedirler”

Selinger, tarihteki deniz korsanlarına atfedilen gösterişli giysilerin bu bunaltıcı yasalara doğrudan bir tepki olduğunu belirtmektedir. “Özellikle kente girerken çaldıkları veya satın aldıkları giysileri giyerlerdi. Böylelikle şunu demekteydiler esasında “İşte buradayım, bana ne yapabilirsin ki.”  Küpeler bu yasaları [çiğnemeyi] temsil ediyordu.

Bununla birlikte -korsanların aslında ne giydiklerine dair daha somut kanıtlar olmadan ve giyimlerinin ardındaki düşünce tarzını bilmeden- hiç kimse deniz korsanlarının ikonik küpelerinin gerçekliğine ikna olmamıştır. Deniz Korsanları: Altın Çağ kitabının yazarı Angus Konstam, “Deniz korsanları gerçekte küpe takmadı veya bandana bağlamadı” demektedir. “Küpe ve bandana 19. yüzyılın sonralarında Amerikalı sanatçı Howard Pyle’ın icadıdır. Kendisinden çocuk kitapları için deniz korsanlarını tasvir etmesi istenildiğinde çizimlerinde İspanyol köylülerinden ve haydutlarından esinlendi. Pyle’ın korsanlarının bellerinde kuşakları, başörtüleri ve küpeleri vardı.” Konstam’a göre; Pyle günümüzde genellikle deniz korsanı kıyafetleri olarak kabul edilen şeylerin popülerleşmesini sağlayan kişidir ve büyük olasılıkla bizim süre giden küpeli deniz korsanı tasvirimiz onun çalışmalarına dayanmaktadır.  


İster biraz hakikate dayanan bir mit olsun ister mitle çevrili bir hakikat olsun maceracı cesur denizci ile küpeleri artık ayrılmaz bir bağ ile birbirlerine bağlıdırlar. Yüzyıllar sonra bile bir deniz korsanını hazinelerinden ayıramazsın.


* (Ç.N.) Yarr;  herhangi bir anlamı olmamakla beraber 1500-1700’lü yıllar arası Altın Dönemini yaşayan deniz korsanlarının herhangi bir duygu durumunu (öfke, acı vb.) ifade etmek veya konuşmadaki sessizliği bozmak için kullandıkları ünlem (Kaynak, Urban Dictionary).  

** (Ç.N.) Dur ya da Avast’ın denizcilik terminolojisindeki karşılığı Abosa’dır. Hareket halindeki halatın ve zincirin bir müddet durdurulması istendiğinde kullanılır. Ancak deniz korsanlarının dilinde genellikle "Hey! Baksana!" anlamına gelen bir seslenme ünlemidir. 

*** (Ç.N.) Scurvy dog, korsanların karşısındaki kişiyi hakaret etmek için kullandıkları bir tanımlamadır. Özellikle uzun süreli deniz seferlerine çıkan gemicilerde görülen C vitamini eksikliğinin neden olduğu iskorbüt hastalığına işaret etmektedir. O dönemlerde de hastalıkları hakaret amaçlı kullanmak yaygın bir davranıştır. 

 

* Metin yazarın Atlas Obscura web sitesinin 1 Haziran 2016 tarihli yayınındaki makalesinden alınarak çevrilmiştir.

https://www.atlasobscura.com/articles/why-do-pirates-wear-earrings


Eric Grundhauser

Atlas Obscura’da Yazar ve Program Yöneticisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A’dan Z’ye Roland Barthes’in Mitoloji Teorisi : Mitlerin Eleştirel Teorisi - Andrew Robinson

Eleştirel Söylem Analizi: Sosyal Medyada Kuramlara Doğru-I - Connie S. Albert, A.F. Salam

Denizci Şarkıları (Sea Shanties) - Shamser Mambra