Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Max Horkheimer, Sınıfsız Bir Hoca - Ingar Soltyrr

Frankfurt Okulu’nun eş kurucusu Max Horkheimer bugün otoriteryan kültürün ferasetli bir analisti olarak itibar görmektedir. Ancak Horkheimer’ın giderek artan kötümser duruşu, zamanının politik yenilgilerini ve işçi sınıfı failliğinin kaybına sıklıkla tek taraflı bir bakışı yansıtmaktadır. Frankfurt Okulu pek çok şey için itibar gördü –ve suçlandı-. “Kültürel Marksizm” konusunda bugünün paniğine bakıldıkça Okul çok etkili olmalı. Politik doğruculuğun sözüm ona tiranlığı göz önünde tutulduğunda aşırı sağ stratejist Willian Lind, Okulu “küçük,   sarmaşıklarla çevrili Kuzey Kore’yi” andıran üniversite yerleşkeleriyle ilişkilendirdi. Beyazların üstünlüğünü savunan Muhafazakâr Yurttaşları Konseyi, Okulun -yabancı doğumlu Yahudiler tarafından yazılan- sağcı otoritercilik eleştirisinin   “Birleşik Devletler Anayasası ve Amerika’ya karşı ihanet” olduğundan yakındı. Frankfurt Okulu’nun sadece otoriteryanizm analizinin bugün de geçerli olduğunu işaret etmez. Akademide moderniteye yönelik

İspanya’nın Bozuk Sosyal Asansörü : Krizler Dikey Hareketliliğe Nasıl Zarar Verdi? - Miguel Angel Garcia Vega

OECD Raporuna göre, düşük gelir düzeyine sahip ailede doğan bir İspanyol, 4 nesil sonra ülkenin ortalama gelir düzeyine ulaşacak. “Daha genç ve daha güçsüz yıllarımda babamın verdiği bazı nasihatler o günden beri zihnimde dönüp duruyor. Birini eleştirmek istediğin zaman sahip olduğun olanaklara sahip olmayan insanları hatırla sadece,  demişti babam” F.Scott Fitzgerald’ın başyapıtı Muhteşem Gatsby’in girişi iki şeyi gösterir: Dünyanın adil olmadığını ve eşitsiz olduğunu. 1920’lerin Amerika’sında da böyleydi günümüz İspanya’sında da böyle.  Sosyal asansör -yeni neslin ebeveynleri ile büyük anne ve babalarından daha iyi durumda olmalarına olanak sağlayan ekonomik ve sosyal mekanizma- yavaştır ve uzun duraklar vermeye devam etmektedir. Düşük gelir düzeyine sahip ailede doğan bir İspanyol ancak 4 nesil sonra (120 yıl) ülkenin ortalama gelir düzeyine ulaşacak. Bu zaman dilimi, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) “ Bozuk Bir Sosyal Asansör? Sosyal Hareketlilik Nasıl

Koronavirüs Saldırısı Altında İtalya: Veba Yayıcılarının Geri Dönüşü - Ugo Bardi

Resim
Bu yazı, son birkaç günde ülkenin kuzey bölgelerine ulaşan KOVİD-19 salgınının yayılmasına İtalya’nın nasıl tepki gösterdiğine ilişkindir. Diğer etkilerin yanı sıra, sosyal medyada yaratılan nefret dalgası, 17. yüzyılda Milano’da hıyarcıklı veba (bubonic plague) *   zamanlarında İtalya’da olanlara benzemektedir. Salgınlar, yaygın olarak şeytani yağlayıcılara/veba yayıcılara (“untori”)   bağlanıyordu. O  kadar ki onlardan ikisinin idam edilmesinin anısına “alçaklık sütunu” –aşağıda gösterilen- dikildi. Alessandro Manzoni (1785-1873) tarihin en büyük İtalyan yazarlarından biridir. Yurt dışında  Nişanlılar (I Promessi Sposi/The Betrothed) romanıyla da bilinen Manzoni sosyal medyanın var oluşundan çok uzun zaman önce yaşadı. Yaşadığı dönemde gazete bile yeni bir şeydi. Fakat iyi bir toplum gözlemcisiydi ve biraz daha ileri gidersem bugün “memetik/memetics” ** olarak adlandırdığımız fikirlerin yayılımı biliminin (“memes”)  ilk yaratıcılarından biriydi. “Nişanlılar” kitabı ve sonr

Açıklamalar - Giorgio Agamben

Korku kötü bir yol göstericidir. Fakat görmezlikten gelinen pek çok şeyin görünmesine neden olur. Sorun hastalığın ehemmiyetine dair fikir vermek değil salgının etik ve politik sonuçlarına dair soru sormaktır. Ülkeyi felç eden panik dalgasının açıkça gösterdiği ilk şey toplumumuzun çıplak yaşamdan (bare life) * başka bir şeye inanmadığıdır. Açıktır ki İtalyanların hastalanma tehlikesine karşı  neredeyse her şeyini –yaşamın normal koşullarını, sosyal ilişkilerini, işini, hatta arkadaşlığını bile, sevgilerini, dini ve politik inançlarını- feda etmeye hazır olduğu açıktır. Çıplak hayat –ve onu kaybetme tehlikesi- insanları birleştiren bir şey değildir, kör eder ve ayırır aslında. Diğer insanlar  –Alessandro Manzoni’nin romanında betimlediği vebadaki gibi- şu anda yalnızca  ne pahasına olursa olsun kaçınılması ve en az bir metre uzaklıkta durulması gereken muhtemel veba yayıcısı olarak görülmektedir. Ölüler –bizim ölülerimiz- cenaze töreni hakkına sahip değiller ve sevdiklerimizin vücudun

Bulaşma - Giorgio Agamben

Bulaştırıcı! İşte orada! Ona dikkat edin! Ona dikkat edin! Bulaştırıcıyı yakalayın! * Alessandro Manzoni, Nişanlılar (I Promessi Sposi/The Betrothed) İtalya’da yaymaya çalıştıkları -sözüm ona korona virüs salgını nedeniyle- paniğin en insanlık dışı sonuçlarından biri  hükûmet in hayata geçirdiği istisnai acil durum önlemlerinin dayandığı bulaşma ideası (idea of contagion) kendisidir. İdea –Hipokratik tıbba * * yabancıydı- 1500 ve 1600 yılları arasında bazı İtalyan kentlerini mahveden bulaşıcı salgın hastalıklar bağlamında farkında olmadan ilk öncülüne sahiptir. Bu, Manzoni ölümsüzleşmiş romanı (Nişanlılar/I Promessi Sposi/The Betrothed) ve Storia della Colonna Infame (Alçaklık Sütununun Hikayesi/History of Column of Infamy) makelesindeki bulaştırıcı (infector) figürüdür. 1576’daki veba salgını sırasında yayınlanan bir Milanolu’nun “duyurusunda”; bulaştırıcılar bu şekilde tanımlamakta ve yurttaşları onları [ bulaştırıcıları]  bildirmeye [ ihbar etmeye]  çağırmaktadır: “Val