Koronavirüs Saldırısı Altında İtalya: Veba Yayıcılarının Geri Dönüşü - Ugo Bardi
Bu yazı,
son birkaç günde ülkenin kuzey bölgelerine ulaşan KOVİD-19 salgınının
yayılmasına İtalya’nın nasıl tepki gösterdiğine ilişkindir. Diğer etkilerin
yanı sıra, sosyal medyada yaratılan nefret dalgası, 17. yüzyılda Milano’da hıyarcıklı
veba (bubonic plague)*
zamanlarında
İtalya’da olanlara benzemektedir. Salgınlar, yaygın olarak şeytani yağlayıcılara/veba
yayıcılara (“untori”) bağlanıyordu. O kadar ki onlardan ikisinin idam edilmesinin
anısına “alçaklık sütunu” –aşağıda gösterilen- dikildi.
Alessandro Manzoni
(1785-1873) tarihin en büyük İtalyan yazarlarından biridir. Yurt dışında Nişanlılar (I Promessi Sposi/The Betrothed)
romanıyla da bilinen Manzoni sosyal medyanın var oluşundan çok uzun zaman önce
yaşadı. Yaşadığı dönemde gazete bile yeni bir şeydi. Fakat iyi bir toplum
gözlemcisiydi ve biraz daha ileri gidersem bugün “memetik/memetics”** olarak
adlandırdığımız fikirlerin yayılımı biliminin (“memes”) ilk yaratıcılarından biriydi.
“Nişanlılar” kitabı ve
sonrasındaki “Alçaklık Sütununun Tarihi” tarihi makalesinde, Manzoni hıyarcıklı
veba hikayesinde 1629-1631 yılları arasında Milonu’yu vurduğunu anlatmıştır. Daha
önce yaşanan açlık ve 30 yıllık savaş felaketi sonrası zaten bitap düşmüş
toplumu pençesine alan veba, nüfusun yaklaşık yüzde 50’sinin durumunu daha da
kötüleştirmişti. Bunu yaşayanlar,
vebanın, “untori” denilen uğursuz insanların eylemlerinden kaynaklandığını
düşünmelerine yol açan hezeyanın tuzağına düştüler. “Untori” çok iyi bilinen
İtalyanca bir kelimesi olmasına karşın İngilizce’ye çevrilmesi oldukça güçtür. Sözlük
anlamıyla “yağlayıcılar/greaser” anlamına gelir ve enfeksiyonu yaymak için
zehirli maddeleri insanlara ve şeylere bulaştıran kişilere atıfta bulunmaktadır
– terim, “veba yayıcıları olarak da çevrilebilir.- Şeytan onları ele
geçirdiğinden, belki politik veya ekonomik kazanımlar veya sadece uğursuz oldukları
için yağlayıcıların/yayıcıların, [hastalığı] insanlara bulaştırdıkları düşünülüyordu.
Manzoni’nin romanı ve
makalesi; yağlayıcı/yayıcı kültürel geninin
(untori meme) Milanolular arasında birçok masum insanın sokaklarda linç
edilmesi noktasına nasıl vardığına dair inanılmaz bir anlatım sunmaktadır. İnsanlar suçlandı, işkence gördü ve suçluymuş gibi suçlarını itiraf etmeye
zorlandı. Cadı avından (burada, yağlayıcı/yayıcı
avı) başka bir şey olmayan mahkemelerde yargılandılar. Çoğu idam edildi ve -bir
davada- idam edilenlerden ikisini anmak amacıyla taş bir sütun (“Alçaklık
Sütunu”) dikildi. Bu hikayede, dünyamızı hemen anlayabiliriz: Uğursuz
yağlayıcıların/yayıcıların varlığı sahte haberin (fake news) klasik bir
örneğidir. Toplumun saldırgan tepkisi ise, neyse ki (şimdiye kadar) gerçek
hayata taşınmayıp kimsenin linç edilmediği sosyal medyada her gün gördüğümüz
bir şeydir. Özellikle vebanın var olmadığını ya da herhangi bir bulaşıcılığı
bulunmadığını daha ziyade tuhaf bir astral çakışmanın sonucu olduğunu beyan
etmeye başlamasıyla popülerlik an'ı yakalayan kurgusal vasat bir entelektüel Don Ferrante karakteri, Manzoni’nin ilginç bir dokunuşudur. Bu karakteri,
iklim değişikliği hakkında aşağı yukarı aynı şeye devam eden bazı modern iklim
inkarcılarımızdan tanıyoruz. Sonunda Don Ferrante de vebaya yakalanır ancak
sona anına kadar vebanın varlığını inkar etmeye etmektedir. Yıldızları
lanetlerken ölür!
Bazı şeyler ebedidir ve
internetin hatta yazılı medyanın varlığına bağlı değildir. Fakat bugün web’in
inanılmaz bir hızla nefret ve sahte haber yayabildiği kesindir.
İtalya’ya KOVİD-19
salgını birkaç gün önce geldi ve zaten var olan nefret
dalgası yağlayıcılarına/yayıcılarına karşı sosyal medyada patladı. Yunanlılar, Hükûmet, Komünistler, Göçmenler,
Afrikalılar ve genel olarak da küresel salgını önlemenin mümkün olduğu
zamanlarda hiçbir şey yapmamış olan “do-gooders [iyi niyetliler]"*** (İtalyanca, buonisti) yağlayıcı/yayıcılardı.
Sonuç olarak, korona
virüs hıyarcıklı veba ile kat’iyen karşılaştırılmayacak bir tehdittir ancak pek
çok kişinin tepkileri aynıdır: Kan istiyorlar. Yorumlarında (bir örneğini dün
okudum: “Ben bir anneyim. Şayet çocuklarım korona virüse yakalanırsa, Komünistler ilk önce siz öleceksiniz!”) İlginç bir biçimde, bunlar sıklıkla iklim
bilimcileri “panik yaratanlar” olarak suçlayanlarla aynı kişilerdir.
Başlangıçta, Sağcı
İtalyan liderler durumdan yararlanmaya ve mevcut sol merkez hükûmetini düşürmek
için bir araç olarak kullanmaya isteklilermiş gibi görünüyorlardı. Ancak
şimdilerde ateşi alevlendirme görevini kendi aşırı heyecanlı yandaşlarına
bırakarak istekliliklerinden bir miktar vazgeçmiş görünüyorlar.
Bu nedenle
serinkanlılık hâlâ üstün çıkabilir ve yağlayıcı/yayıcı olmakla suçlanan kişileri (fakat Çinlilere benzeyen kişilere
fiziki saldırıları gördük, neyse ki yaralı yok – şu ana kadar-) sokaklarda linç
edilirken görmeyeceğiz. Vaziyet hızla değişiyor ve önümüzdeki günlerde ne
olacağını göreceğiz.
Çoktandır açık olan bir
şey var ki, zaten kutuplaşmış mevcut
politik sistem tehdidi abartmadan veya tam tersine inkar etmeden olağanüstü
durumlarla yüzleşmeyi imkansız kılmaktadır. Her olayda iki taraftan biri
politik oyunda ilgi çekmek için sorundan yararlanmayı cazip bulmaktadır. Hiçbir
yere götürmeyen bir afet bu. Bunu iklim değişikliğinde de iyi görüyoruz ve
sadece İtalya’da değil: Bu karar sistemiyle bir şey kontrol edemeyiz. En iyisi
için sadece ümit edebiliriz. (İtalyanca’da “İtalya’nın büyük yıldızına/lo
stellone” **** güvenmek olarak ifade edilen bir
kavram).
Not:
Manzoni üretken bir yazar değildi. Şiirlerinin dışında bir roman, iki trajedi
ve bir uzun makale bıraktı bize. Kesinlikle hepsi okumaya değer. Özellikle,
vaktiniz varsa, Manzo’nin Adelchi’sini okuyun. Longobard prensinin bu hikayesi
biraz sıra dışı bir tarza sahip gelebilir bize ancak oldukça güçlü bir hikaye,
gerçekten epik ve insani aynı zamanda. Orta Çağ’a ilgimize dair önceden fikir
verir. Konu hakkında daha fazla bilgi
blog’umda “Chimeras”
Ugo Bardi
İtalyan bilim insanı
* (Ç.N.) Hıyarcıklı
veba (bubonic plague); Vebanın en şiddetli ve öldürücü türü.
** (Ç.N.) Memetik;
Richard Dawkins’e göre kültürel ögeler genler gibi kendini kopyalamakta, toplumun geçmişindeki ve/veya mevcut diğer
kültürel ögeleriyle sürekli mücadele halindedir. Kuram, Kültürün
Darwincileşmesi olarak nitelendirilmektedir. Gen kelimesinden yola çıkarak
üretilen mem de kültürel gen anlamına gelir. Mem’ler virüsler gibi sürekli
kendini yaymaya çalışır.
*** (Ç.N.)
Do-gooder; iyi niyetli olmasına karşın yaptığı işte başarısız olan kişileri
hicvetmek için kullanılmakta
**** (Ç.N.) İtalya’nın Büyük
Yıldızı,/Great Star of Italy /Stellone d’Italia; İtalya’nın en eski
sembolü olan beş köşeli yıldız
* Ugo
Bardi’nin kişisel blog sayfasındaki 23 Şubat 2020 tarihli yazısından alınarak
çevrildi.
Özgün metni okumak için:
https://cassandralegacy.blogspot.com/2020/02/italy-under-coronavirus-attack-return.html
Yorumlar
Yorum Gönder