İspanya’nın Bozuk Sosyal Asansörü : Krizler Dikey Hareketliliğe Nasıl Zarar Verdi? - Miguel Angel Garcia Vega

OECD Raporuna göre, düşük gelir düzeyine sahip ailede doğan bir İspanyol, 4 nesil sonra ülkenin ortalama gelir düzeyine ulaşacak.

“Daha genç ve daha güçsüz yıllarımda babamın verdiği bazı nasihatler o günden beri zihnimde dönüp duruyor. Birini eleştirmek istediğin zaman sahip olduğun olanaklara sahip olmayan insanları hatırla sadece,  demişti babam”

F.Scott Fitzgerald’ın başyapıtı Muhteşem Gatsby’in girişi iki şeyi gösterir: Dünyanın adil olmadığını ve eşitsiz olduğunu. 1920’lerin Amerika’sında da böyleydi günümüz İspanya’sında da böyle. 

Sosyal asansör -yeni neslin ebeveynleri ile büyük anne ve babalarından daha iyi durumda olmalarına olanak sağlayan ekonomik ve sosyal mekanizma- yavaştır ve uzun duraklar vermeye devam etmektedir.

Düşük gelir düzeyine sahip ailede doğan bir İspanyol ancak 4 nesil sonra (120 yıl) ülkenin ortalama gelir düzeyine ulaşacak. Bu zaman dilimi, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) “ Bozuk Bir Sosyal Asansör? Sosyal Hareketlilik Nasıl Geliştirilir? (A Broken Social Elevator? How to Promote Social Mobility) adlı yeni çalışmasında ortaya konuldu.

Bu zaman dilimi bütün OECD ülkelerindeki ortalamadan daha kısa iken son yıllarda bu durumun kötüleştiğine dair işaretler bulunmaktadır. Mali olanakları daha fazla iyi eğitimli ailede doğmuş olmak genellikle daha iyi iş beklentilerinin (job prospect) garantisidir.

King Juan Carlos Üniversitesinde iktisat dersi veren Luis Ayala; “kriz esnasında, benzer eğitim verildiğinde, daha düşük sosyoekonomik tabakadan gelen insanlar daha mağdurdur. Ebeveynleriniz kol işçisi ise gelecekte onun gibi olma olasılığınız yüzde 50’dir.”

Milyonlarca işçi sınıfı İspanyol için güvencesiz, düşük ücretli ve daha az sosyal yardım alan işlerde çalışmak doğuştan kadermiş gibi görünmektedir.  Bu sistem; refahı, ekonomik büyümeyi ve verimliliği sınırlarken yetenek bu sırada kaybolur. Stanford Üniversitesi Yoksulluk ve Eşitsizlik Merkezi Müdürü David B. Grusky; dikey hareketliliğin az olduğu ekonomilerde sadece imtiyazlı birkaç kişinin işi için gereğinde fazla para ödemekle kalmıyor aynı zamanda düşük vasıflı işçilerle de refaha ulaşmaya çalışıyoruz diye uyarmaktadır.

Amerikalı filozof John Rawls; benzer becerileri ve kabiliyetleri,  bunları kullanmak için benzer arzuları olan insanların başlangıç statülerine bakılmaksızın eşit başarı beklentilerine sahip olması gerektiğini söyledi.

Ancak aynı nesildeki hareketliliğin, durmuş asansöre benzediği İspanya’da durum böyle değildir. Bir işçi (kadın veya erkek), bütün iş yaşamını bir sonraki basamağa çıkamadan bitirebilir. OECD’ye göre, nüfusun en yoksul yüzde 20’lik kesimindeki İspanyolların yüzde 66’sı orada mahsur kalacak. En zengin ülkelerdeki ortalama ise yüzde 57’dir. CaixaBank Research’de uzman ekonomist olan Claudia Canals “Asansörün çalışmaması o kadar sorun değil. Ancak gelirdeki bu eşitsizlik gittikçe artıyor ve bu daha kötü. Hepsinde öte, insan sermayesine yatırıma dair sonuçları var” diye uyarmakta.

Artan Eşitsizlik

Maalesef 21. yüzyıl kapitalizmi, zengin ülkelerde 1990’lar boyunca artan ve milyonlarca aileyi gelir basamağının en altına hapseden eşitsizlik olmadan açıklanamaz.

Yüksek eşitsizlik seviyelerine dair endişe verici şey, toplumu parçalaması ve kutuplaşma yaratmasıdır demektedir Maryland Üniversitesi Kamu Politikası Fakültesinde ders veren ekonomist  Branko Milanovic.

Oxford Üniversitesi’nde Sosyal Politika Profesörü Brian Nolan da gelir eşitsizliğinin büyümesinin daha düşük hareketlilikle paralel gittiğine dair belirtiler olduğunu eklemekte. Muhteşem Gatsby eğrisidir bu. Eski Birleşik Devletler Başkanı Barack Obama’nın danışmanlığını yaparken Muhteşem Gatsby kavramıyla bizi tanıştıran ekonomist Alan Krueger’dır. Eğri, düşük sosyal hareketlilik ve yüksek eşitsizlik arasındaki ilişkiyi (correlation) göstermektedir.

Analistas Financieros Internacionales (AFI)’da piyasa uzmanı olan Gonzalo Garcia “İspanya’da toplumun en yoksul tabakasındakiler arasındaki eşitsizliği azaltma çok yavaşladı. Şimdi, vasıfsız işçilerin çalışma zamanları düştü ve daha az gelire sahipler, bu da çocuklarının eğitimlerini etkiliyor” demekte. Yaşamın erken dönemlerindeki bu kayıp çocukların geleceğini belirlemektedir.  Garcia, “ 0-5 yaş arası çocukların bakım ve eğitimi, gelecekte iyi bir iş bulup bulamamalarında ve iyi bir maaşları olup olmadığında belirleyici bir rol oynamaktadır” diye eklemekte. 

Ufukta yeni bir krizin ve artan işsizliğin başlangıcının varlığını göz önünde tuttuğumuzda senaryo daha da karamsarlaşmaktadır. “ Herhangi bir İskandinav ülkesinde her iki ebeveynin işlerini kaybetmesinin çocuklarının üniversiteye gitme şansı üzerinde etkisi çok azdır. Ancak bu durum Birleşik Devletler ve İspanya’da tam tersidir.” demektedir Frankfurt’daki Goethe Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü Markus Gangl. Bunun nedeni kuzey Avrupa ülkelerinin cömert işsizlik yardımı sistemi, burs ve düşük öğrenim ücretleriyle  vatandaşlarını korumasıdır. İspanya’da 617.000 hanenin  herhangi bir geliri yok ve 2.6 milyon çocuk yoksulluk riski altında.

Oxford Anlytica’da uzman olan Giles Alston; “ Bu hareketsizliğin pek çok sonucu var ve kadınlar en çok etkilenenler arasında. Ancak tek bir etkiyi seçmek zorunda kalsam kayıtlı ekonomi (formel ekonomi) içinde yetenekli insanların gelişim kaydedememeleri olurdu. Bir çoğu potansiyellerin altındaki işleri yapıyor veya ülke dışına gitmek zorunda kalıyor” demektedir.

OECD raporu; zenginlerin uzun süre zirvede kalmasına karşı toplumun en yoksul üyelerinin sosyal merdivenin en altında nasıl sıkışıp kaldığını göstermek için“ yapışkan tabanlar” ve “yapışkan tavanlar” dan bahsetmektedir. Dört yıllık bir süre zarfında en yoksul yüzde 20’lik kesim “basamakları tırmanmak için az olanağa” sahip oldu ve yüzde 66’sı en altta sıkışıp kalacak.  

OECD İstihdam, Çalışma Sosyal İlişkiler yöneticisi Stefano Scarpetta’a göre; “Hareketsizlik çok ciddi bir sorundur. Bu, örneğin, pek çok yatırım fırsatının kullanılmadığı ve potansiyel işletmelerin asla gün ışığı görmediği anlamına gelmektedir”

Mucize Çözüm Yok

Sosyal asansörün daha hızlı gitmesi mucize çözüm yok. İktisatçılar işsizleri destekleyerek verimliliği artırmayı ve ekonomik ürünleri geliştirmeyi önermektedir. Ancak bütün İspanyol politika yapıcı nesilleri bunu yapmaya çalışıyordu. Eğitimin, asansörü yukarı çıkarması gerekir lakin asansörü ağırlaştıran unsurlar vardır. İspanya, 2015 yılında okulu bitirmeden bırakma oranında Avrupa Birliği ülkeleri içinde yüzde 19,9’la en yüksek paya sahiptir.

Fakat eğitim bile dikey hareketliliği sağlamak için yeterli değildir. “Araştırmalarımda; İtalya, Birleşik Krallık veya İspanya gibi eşitsizliğin daha fazla olduğu ülkelerde hâlâ aynı eğitim seviyesine sahip insanlar arasında daha imtiyazlı tabandan gelenleri kayıran ücret uçurumu olduğunu gördüm” demektedir Roma’daki Sapienza Üniversitesi’nde politik ekonomi dersi veren Michele Raitano. “Önemli olan piyasanın ödüllendirdiği şeydir. Piyasa sadece insanların üretken becerilerine değer veriyorsa en iyi politikası bu becerileri eşitlemek olmalıdır. Örneğin, imtiyazlı tabandan gelmeyen yetenekli gençlerin eğitimini teşvik etmeli veya farklı sosyal tabandan gelen öğrencileri karma hale getirmelidir.”

Bu gerçeklik; sürekli tekrarlanan, çok çalışılırsa ve iyi bir eğitim alınırsa iyi bir iş ve başarılı bir gelecek arkasından gelecektir mesajıyla çelişmektedir. Elitlerin imtiyazı, güçlü kalmaktadır. İngiltere’de 2600 özel okulun oluşturduğu bir sistem bütün başbakanların yüzde 29’unu ve hakimlerin yüzde 74’ünü yetiştirdi.

İspanya kendi özel işletme okullarına sahip. IE Business School’da ders veren Gayle Allard “Eşitsizliğin itici gücüdür onlar” diyerek durumu kabul ediyor. “Pahalı bir eğitim. Burs ve kredi veriyoruz ancak hâlâ elit bir eğitim”

Pompeu Fabra Üniversitesi’nde siyasal ve sosyal bilimler dersi veren Jorge Rodriges Menes ise “Bazen, eşit fırsatlar olmamasına rağmen, ekonomi çok daha hızla büyürse bunu telafi etmek olasıdır” demekte.

Eğitim yeterli değilse ve ekonomik büyüme başarının garantisi değilse ne yapılabilir? “Hareketliliği artırmadaki en iyi strateji ailelerdeki eşitsizliği azaltmaktır” demektedir, Columbia Üniversitesi profesörü ve Kapsayıcı Refah için Ekonomi ağının kurucusu Suresh Naidu.

İspanyollar liyakat sistemine çok güvenmiyor: OECD araştırmasına katılanların yüzde 53’ü iyi bir eğitime ve yüksek kazançlı ebeveynlere sahip olmanın iyi bir hayat yaşamak için temel unsurlar olduğuna inanıyor. Bu oran yüzde 37’lik OECD ortalamasından oldukça yüksektir.  Ülkenin döner kapılarla ve Franco zamanında zenginleşen ailelerle dolu olması ve hâlâ aile bağlantılarının en iyi profesyonel ağ olması nedeniyle bu sonuç çok şaşırtıcı olmayabilir.

“Aile nepotizminin* hâlâ canlı ve işlevsel olduğu doğrudur. Ancak iş piyasası çok değişiyor. Çocuklar iş yaşamında giderek ebeveynlerin ayak izlerini takip etmemeye başladı. Çünkü ilk olarak ebeveynlerinin işleri artık mevcut olmayabiliyor.” demekte CaixaBank Research’den Clauida Canals.  

İktisatçı Jose Carlos Diez’e göre, “Nepotizm ve liyakat temelli sistem eksikliğinin üretkenliğe ve potansiyel gelişmeye doğrudan etkisi bulunmaktadır. Ve İspanyol işletmeler, üniversiteler hatta politika için bekleyen zorluklarından biri olarak durmaktadır.”

*(Ç.N.) Nepotizm; Akraba kayırmacılığı

* El Pais’in 28 Mart 2019 tarihli internet sitesindeki haberden alınarak çevrildi.  

Özgün metni okumak için:


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A’dan Z’ye Roland Barthes’in Mitoloji Teorisi : Mitlerin Eleştirel Teorisi - Andrew Robinson

Eleştirel Söylem Analizi: Sosyal Medyada Kuramlara Doğru-I - Connie S. Albert, A.F. Salam

Denizci Şarkıları (Sea Shanties) - Shamser Mambra