“Yeni” Medya Çağında Aygıtlar Teorisi: Cahiers Du Cinéma Dergisinden Üç Örnek Olay II - Daniel Fairfax


Serge Daney: görselin (visual) zaferi

Temmuz 1970’lerden gelen Serge Daney'in kısa metni; “ Salador Üzerine (Sur Salador)”de “görünürlük ideolojisi” içinde reklamların rolüne daha spesifik bir göz attı. Son film teorisinin kameranın ideolojik konumuna odaklanmaya başladığını işaret ederken Daney bu doğrultuda daha da ileriye gitmek ve Batı metafiziğinde görmenin (vision) hegemonik konumunu sorgulamak gerektiğini savundu. Derrida’nın Yazı ve Fark [1] kitabındaki fotoloji nosyonundan ilham alan Daney, "sinema bundan dolayı fotolojik kabiliyeti (vocation) uygulamaya koyan görme ile imgelem geleneği Batı metafizik geleneği ile bağlantılıdır" demektedir. "Fotolojiyi", " biliş ve imgelemde kafa karıştıran inatçı ısrar, ikincisi ilkinin ödünlemesi (compensation) ve ilkinin de ikincinin garantisi haline getiren ve aracısız alımlamada [immédiation]  bir biliş modeli olarak tanımladı."[2]

Daney  imgelemin bu ideolojisinin en çarpıcı tezahürlerinden birini en beklenmedik kaynakta bulur: "bir apaçıklık sineması ve gerçeğin ihtişamı" olarak nitelendirdiği TV reklamlarında. Film endüstrisinin bu dalında, "her gerçek hemen doğrulanabilir", bu nedenle biz "beyaz kasırganın** hücumunu, Krema karamelin yumuşaklığını veya K2R'ye*** boyun eğen en asi lekeyi açıkça görürüz" [3] Daney, sinemanın büyük çoğunluğunun "reklam ve propaganda"nın ikiz estetiğine uygun olduğunu ileri sürmektedir. Bununla beraber Salador zeytinyağı markası reklam serisinin "inkar edilemez güzelliğe" sahip olduğunu iddia etmektedir. Burada şundan söz edilmeli; Daney K2R, Krema ve Salador'un reklam spotlarının benzer biçimsel kaliteye sahip olduğunu ifade etmektedir: Günün Fransız televizyon reklamcılığının standart temsilcileri olmaktan uzak, hızlı tempolu, neredeyse parodik olacak kadar abartılı ses frekans değişikliği (pitch) ile yapılan kaba komedi işler. Doğrusu, her üç kampanya televizyon, radyo ve genre**** sinemasında uzun kariyerleri olan Pierre Grimblat ve Gerard Pires ikilisinin çalışmasıydı. [4] Salador reklamlarının  " Çalışmalarındaki olağanüstü özen ve hassasiyet sayesinde reklam sinemacılığında ileriye doğru kararlı bir adım attığını" kaydederek Daney büyük sermayenin, diğer yetenekli figürlerin "film gibimsilerle (pseudo-films)" harcanmasına izin vermemeleri gerektiğini önerdi: Lelouch, Yves Montand ile Kongo’da Yaşam için Yaşamak (Vivre pour vivre) filmini çekmek yerine bir haki kot pantolon markasının övgülerini söylemeli bu sırada polarlarda ısrar etmektense yağmurluk tarzının işportacılığını yaparak Melville’e***** daha iyi hizmet edilecektir. [5]

Cahiers’ın 1973’teki çöküşünün eşiğinden sonra Daney, Serge Toubina’nın yanı sıra baş editörlüğü devraldı ve ağır ağır dergiyi kültürel ana akıma geri döndürdü. Cahiers’da sinema ana etkinlik odağı olmaya devam ederken Daney “Otomatik Cevaplama Makinelerinin Tarihçesi” adı verilen düzensiz bir köşe yazısı sütununu yönetti.  1976 yılında dergi, sinema ve reklam imgelerinin iç içe geçmesi eleştirmeni " Cahiers'da her zaman reklamın sinemanın ikinci derecede çeperi değil onun gerçeği olduğundan şüphelenmiştik." iddiasını yapmaya yönlendiren bir olgu olması hususlarında özel bir sayı yayımladı. [6] Ancak Daney'in 1981'de Liberation'a geçişine kadar düşüncelerinin merkezindeki önemin bu olduğu var sayılmayacaktı. Bu noktadan 1992'de ölümüne kadar bakış açısı 1980'lerdeki politik ve kültürel manzaradaki büyük değişikliklerle belirlenen bir eğilim olarak yavaş yavaş daha fazla ümitsizleşti: 1981'de François Mitterand'ın başkan olarak seçimi, televizyonun özelleşmesi ve uydu ve kablo ağlarının gelmesi, cinema du look****** ve Hollywood'un gişe hasılatı yüksek  filmleri (blockbuster) ve nihayetinde on yılın sonunda Doğu Avrupa'da komünizmin depremsel çöküşü.

Daney için belki de on yılın kilit değişikliği, yine de, tamamen/hep beraber sinemanın ötekileştirmesini tanımasıydı: Kültürel egemenliğin eski konumundan onu ziyaret ettiğinde görsel-işitsel kültürün veya "görselin" bir araya gelen varlığı olarak uygun bir konumu işgal için geri çekilmişti. Bu gerçekleşim eleştirmen için birkaç belli başlı sonuçlara sahiptir. İlki, sinemanın daha geniş kısmının daha büyük kabulünü gerektirdi, Cahiers'da eskiden savunulandan daha farklı olarak.  Ve Daney, Fellini ve Kubrick gibi  "Cahiers olmayan" sinemacılara gözle görülür bir şekilde sıcak baktı. [7] İlaveten, televizyonun kültürel hakimiyeti aygıta artan ilgiye ve toplumdaki rolünün daha detaylı kuramsal açıklamasına yol açtı.

Yirmi yıl önce Comolli birlikte çalıştığı zamanlar gibi, Daney   sinema salonları mekanizmasını putlaştırmadı ve küçük ekranda gösterildiğinde filmlerin olumlu olumsuz değişim geçirdiklerini ifade etti.[8] Sinema ve televizyon arasında Manici zıtlığına******* direnen Daney bunun yerine iki medya arasında “ensest” ilişki olduğundan bahsetti. Buna karşın  1987’e kadar  bu önerisinin “gerçek olmaktan çıkmış” olduğundan şüphelenmeye başladı.[9] Hipotezini test etmek için de; 3 aylık bir süreçte (Eylül-Aralık 1987) Daney uyanık olduğu saatlerin çoğunu, elinde uzaktan kumanda televizyonun karşısında deneyimlerini Liberation’daki sürekli yazdığı sütununa yazarak geçirdi. Daha sonra Zappingçi’nin Maaşı (Le Salaire du zappeur) adıyla kitap olarak yayımladı. Fransız televizyon kanallarından altısını sistemli olarak izlemek için kendisinin koyduğu kurallar “gözlemle, betimle ve aşırı gülme” aynı zamanda onun hakkında günlüğüne yaz “o ana kara, garip şekilde az bilinen ve hatta daha az yorum yapılan, o televizyondur.” [10]

Daney’in tekil meşguliyet sahası izleyicinin kendisi tarafından üretilen montaj eylemini ortaya koyma potansiyeline sahip olan kanallar arası gezinmedir (zapping/channel-hopping), Buna karşın bu kapasitesi çoktan kaybolmuştu: 1980’lerde ağların çoğalmasına rağmen özelleştirme süreci ve “Amerikanlaşma” televizyon yayınlarının daha fazla homojenleşmesine ve biçimsel olarak sabitleşmesine ve zappingçi sadece “iki ateş arasında” zıplama olanağına sahip olmasına yol açtı.[11] Üstelik kanallar arası gezinme (channel-hopping) eylemi televizyona özgün programlama tarzı ile el ele gitti:

Nedeni, uzaktan kumandanın icat ettiği kanallar arası gezinme (zappingi) yaygınlaştırması değildir. Kanallar arası gezinme (zapping) daima televizyonun bir icadıdır, onun doğasına aittir ve biz deli gibi kanallar arası gezinirken sadece kullanımını yaygınlaştırırız ve tasavvurunu gerçekleştiririz. Madem top televizyon izleyicisinin sahasında,  o da televizyonun normal işleyişini abartarak kendi eski-pasifliğinden intikam alır.  [12]
Sona erdirdikten sonra geriye dönüp onun deneyimlerine baktığında, Daney -yine de- sonuçlara dair oldukça iyimser olduğunu ve sonuç tespitlerinin iyi olduğunu açıkça söyledi: Madem ki televizyon modern dünyanın “düz yazısı”, sinema şimdi şiir olma şansına sahipti “endüstriyel olarak modası geçmiş olduktan” sonra, Straub/Huillet, Ruiz veya Robert Kramer’in eserlerinde olduğu gibi azınlıkçı, zanaatkar pratik olarak ikinci hayatına atılabilir.  [13]

Ama Daney, Liberation’dan ayrıldığında, 1988-91 dönemleri arasındaki metinlerinde görüldüğü gibi bu iyimserlikten mahrum kalmıştır. [14] Onun televizyon ve diğer görsel işitsel medyaya ilişkin tartışmaları giderek Baudrillard ve Virilio gibi “post-modern” teorisyenlerin  ilgisini çekti. Baudrillard’ın simulakrum (simulacrum) nosyonu, gerçekte, Daney’in düşüncesine yakındır: Eleştirmen için, 1990’ların başlangıcı her şeyden önce “görselin (visual)” her şeye kâdirliği ve “görüntü (image)” üstünde yükselmesi ile iz bırakır. Bu kavramda, görsel-işitsel imgenin aralıksız akışı özellikle sinematik imgenin karşı dengesinde durur ve bu genellikle televizyonda bulunmayan kavramsal bir “ters çekim (reverse shot)” gerektirir. Godard’un deyişiyle “ daima bir görüntü için iki” (diğer bir ifadeyle, gerçek bir görüntü iki farklı estetik ögenin bir montajını gerektirir), Daney imgenin var olması için ötekiliğin önemi hakkında ısrar eder: “Şeylerin bu türü için daima en iyi rehber […] olan Godard şunu söylerdi: Bir fikrin başlangıcına sahip olmak için bu görüntüyü hangi diğer görüntüyle gösterir misiniz?”[15] Aksine, “görsel” tamamen olduğu gibi “alımlamaya bağlı, optik sinir, fizyoloji. […] Fakat görsel görme ile alakalı değildir, şu anda çok başarılı olan bütün bu kelimelerle ilgilidir: görüntüleme (visionnage), görüntüleme süresi (visionnement), görme (vision) [16]

Bu süreçte Daney’in fikirlerini geliştirmesi için iki jeopolitik olay belirleyici oldu. İlki Romanya’da Çavuşesku’nun devrilmesi ardında öldürülmesinin medyada tutuluşu çok daha yakınlarda Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’nin idamları için bir modeli şekillendirdi. 1989 Romanya “devrimi” radyo tv yayıncılığı konusunda emsalsizdir. İsyancılar tarafında işgal edilen Romanya devlet televizyonunun merkezi kendisi güç/iktidar mücadelesinde kilit paya sahip oldu. Rejimin gerçekten sonra erdiğini haber veren de bu Çavuşesku karşıtı mesajların özgürce yayınını yapılabilme kudretiydi. Daney bunda, Bükreş’in karlı sokaklarında yalnızca   “Bazin, Rosselini ve Godard’ın ayak izlerini” görmedi ayrıca sinemanın gramerinin “demokratikleşmesini” de gördü.” Herkes birden ‘film eleştirmeni’ olmuş gibidir. Sinefilden dolayı değil fakat ihtiyacın kendini olağanüstü şekilde hissettirmesi nedeniyle. [17] Özellikle Nikolay ve Elena Çavuşesku’nun kurşuna dizilerek ölümünün televizyonda canlı yayınlanması “donmuş kare, ağır çekim, ekran dışı, elips kavramlarını” “şifresi çözülecek enformasyon” durumuna yükseltilmesini olanak sağladı. 1949’da Çinli devrimcilerin vurulmasının[18] haber filmi görüntülerine dair Bazin’in “ontolojik müstehcenlik”  tartışmasını takiben Daney, idam edilen çiftin “ölüm dizisi” ve onların ölü bedenlerinin ekranda “sonsuz geri dönüşü” televizyona özgü “gerçeklik rejiminin” üç kilit unsurunu ortaya koyduğu sonucuna vardı:

Canlı yayının gerçekliğinden başka gerçek yoktur televizyonda [doğrudan-le direct]. 2. Sonunda, sadece canlı yayınlamaya değer şey ölümdür. 3. Ölümün tek kanıtı bir ceset üretme olasılığıdır. [19]

Bununla Romanya’daki olayların sarhoşluğundan kısa bir süre sonra 1991’deki Körfez Savaşında 24 saat yayın yapan habercilikle çok daha kötü bir deneyim daha yaşandı. Bu habercilik Daney’i, Baudrillard’ın Körfez Savaşı Gerçekleşmedi düşüncesine yakınlaştırdı.[20] Savaşı “düzene geri dönüş” olarak niteleyen Daney, Liberation’da yayımlanmak üzere makale tefrikası için savaşın gerçekliğinin “bir Schwarzenegger aksiyon-kahraman filmine”  dönüştüğü muharebenin özellikle CNN’de yer alış şeklini amaçlayan izlemenin müstehcen kabusu olarak “canlı savaş yayını” taslağını oluşturdu[21]. 1991 Nisan’ındaki “Mecburi montaj” kilit metninde Daney, video oyun tarzı savaşın “Bağdat’ın bomba altındaki görüntüsünün eksik gerçek bir imgesinin” varlığını gizlediğini ve bu eksik imgenin bir şeyleri kendi görüşümüze, savaş filmlerinden edindiğimiz kabuslarımıza ve anılarımıza dayanarak  “bizim ‘tasavvur etmeye’ mecbur edildiğimizi” kaydederek görsel ve görüntü arasındaki itirazına geri döndü.[22] Oysa Bazin’in montajın “yasaklanması” bahsetmesi[23] Daney burada montajın mecburiyetini çağırır, fakat imgesel, sadece zihinsel doğadan biri : “ Aklımdan geçen editör ([kurgucu/montajcı] olma fikri karşısında; başlangıçta öforiktim (aşırı mutluluk), sonunda da çok külfetli olduğunu duygusuna sahiptim. Gerçek gerçekleşmeme tehdidine karşı mücadele etmek için yeterince imgesel imal etmenin bir tarihi. Tıpkı bir deli gibi, rastgele bütün eksik imgelerle, bütün ekran dışındakilerle gördüklerimi düzenledim.”[24] Bu bağlamda, basit görme ve gösterme faaliyetleri, “direniş faaliyetleri” haline geldi ve “görüntünün hayali” olarak görüntü  “bizim acı zaferimiz”di. [25]


                                                                                                          ./..

[1] Bkz. Jacques Derrida, Yazı ve Fark (Paris: Seuil, 1967)
[2] Serge Daney, “Sur Salador”, Cahiers du cinéma no. 222 (Temmuz 1970), s. 39.
[3] A.g.e., s. 40.
[4] Bkz. Philppe Rege (ed.) Fransız Film Yönetmeleri Ansiklopedisi cilt I, (Lanham, MD: Scarecrow Press, 2009), s 471, 823-24. Grimblat, Boris Vian ve Raymond Queneau ile arkadaştı ve Serge Gainsbourg'un Slogan filmini yönetti. Pires 1968'de Erotissimo'yu yönetti ve daha sonra Taxi ile ilk filmini yaptı. Onların birlikte yaptığı reklamlar belli bir anarko-sürrealist miras olarak görebilir. Bunların pek çoğu Inathèque  ve web sitesi (www.ina.fr) izlenebilir.  
[5] Daney,  Salador Üzerine  (Sur Salador), s.40.
[6] Serge Daney ve Serge Toubiana, "Sunum", Cahiers du cinéma 268-69, "Marka İmajı" özel sayı (Temmuz-Ağustos 1976), s.5.
[7] Bunun, onun polemik zevkini azalttığı söylenemez: Cinema du look'a acımasızca saldırılırken Godard ve Straub inatla savunuldu.  Gerçekten,  özellikle Ocak 1991'de Claude Berri'nin Uranus'ünün utandıran eleştirisi aralarının açılmasına ve Daney'in Liberation'daki konumundan ayrılarak Trafic dergisinin kurmasına yol açtı. Bkz. Serge Daney, "Uranüs', Yas Tutulması", Liberation, 8 Ocak 1991, Serge Daney , Çanta Hırsızlığının Nüksetmesinden Önce: Sinema, televizyon, enformasyon (Paris: Aleas, 1991), s. 153-156. Konu hakkında Berri ve Liberation arasındaki iki davadan sonra Claude Berri eleştiriye cevap hakkı talep etti ve 28 Şubat 1991'de yayımlandı.  
[8] Mesela, Woddy Allen'ın Zelig'ini Canal+ seyretmenin onun "karanlık salonda daha az sahip olduğu bir ağırlığı, aşırı bilinçli, her sırrı bilen bir toplumla karşılaşıldığını" bulmasına izin verdiğini kaydetti. Serge Daney, Zappingçi’nin Maaşı (Paris: POL, 1993), s. 58.
[9] A.g.e. , s. 188.
[10] A.g.e., s. 187 ve arka kapak.
[11] A.g.e., s. 12.
[12] A.g.e., s. 22.
[13] A.g.e., s. 189-9.
[14] Metinlerin bir kısmı “Cüzdan Hırsızlığının Yeniden Canlanması ile Karşı Karşıya Kalma (Aleas: Lyons, 1992) kitabından toplandı kalanlar Ev Sineması ve Dünya, cilt III : Libe Yılları 1986-1991 (POL: Paris, 2012).
[15] Serge Daney, Ev Sineması, cilt III, s. 328.
[16] A.g.e., s. 324.
[17] A.g.e., s. 314.
[18] Bkz. Andre Bazin, Sinema Nedir, cilt I: Ontoloji ve dil (Cerf: Paris, 1958), s. 65-70.
[19] Daney, Nüksetmeden Önce, s. 144.
[20] Bkz. Jean Baudrillard, Körfez Savaşı Gerçekleşmedi (Galilee: Paris, 1991).
[21] Daney, Nüksetmeden Önce, s. 157.
[22] A.g.e., s. 165.
[23] Bkz. Andre Bazin, “Yasaklanan Montaj”, Sinema Nedir? (Cerf: Paris, 1958), s. 117-30.
[24] A.g.e.. s. 165.
[25] A.g.e., s. 166.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A’dan Z’ye Roland Barthes’in Mitoloji Teorisi : Mitlerin Eleştirel Teorisi - Andrew Robinson

Eleştirel Söylem Analizi: Sosyal Medyada Kuramlara Doğru-I - Connie S. Albert, A.F. Salam

Denizci Şarkıları (Sea Shanties) - Shamser Mambra